27 Ekim 2020, Salı
saat: 21:46
Bunu muhtemelen daha önce de yazmıştım. Reklam ajansında çalışırken, müşterim Ağaoğluyudu. Bir iki viskili birkaç dakikalık creative bir sürecinde Cuma akşamının. Yeni reklam bulundu. Bazı deniz gören gecekondu evleri yerlerinden yurtlarından kentsel dönüşümle etmişlerdi. Yerine yaptıkları evlerin hedef kitlesi, nedense, Çetin Tekindor'a ikna olacak kesimdi. Ağaoğlunun yeni dışsesi Çetin Tekindor olacaktı. Ve Tekin Çetindor olması an meselesiydi. Ağaoğlunda her şey iki gün içinde olmalıdır. İki günde bunu yapamayız demezsiniz, ne kadar lazım yapılması için derler. Açarlar kesenin ağzını. Hafta sonları çalışır ve reklamı çıkarırdık. Cuma akşamı Çetin Tekindor'un asistanını aradım ve Cumartesi seslendirme yapmak için işi bağladık. Maslakta, yağmurlu bir stüdyoda sabahın erken saati buluştuk. Oğlundan bahsetti arada, o da İngiltere'de sinema okuyormuş. Ben de Ben'den bahsettim. Reklam dışında bir birliktelik oluştu aramızda. Creative yönetmen, farklı şekillerde 61 take, ağaoğlu, yaşam sanatı gibi sikko bir cümleyi,biraz daha içten, biraz daha mistik, biraz daha heyecanlı gibi berbat bir oyun verişle Çetin Bey'den talep ediyordu. Pazar masa üstü dialarla film bitti, Çetin Tekindor'un sesini koyduk. Paketledik. Pazartesi film yayına girdi. Pazartesi akşamı Ağaoğlu'nun reklam ilişki müdürü sinirle bizim patronu aradı. Kapı kapandı, ofisi bir saçmalık kapadı. En büyük müşterimizdi ve sürekli ofise muz ağacı dikmek gibi fikirleriyle bütün parayı puroya yatıran aklı evvel bir patronumuz vardı. Biraz sonra patron çıktı, bana doğru yürüdü. Çetin Tekindor Uğur inşaatı seslendirmiş bir hafta önce, reklam hala dönüyormuş dedi. Ben benimle hiç alakalı bulmadığım bu konuyu müşteri temsilcisi olduğum için bana kakalayacaklarını sezdiğimden, ama hiçbir şey söylemedi telefonda, ben uğur inşaatın sesiyim demedi, etik olarak demesi gerekmez miydi dedim. Ama patron-reklam ilişkici- ajans-müşteri temsilcisi kızgınlık piramidi çalışmaya başlamıştı bir kere. Keşke araştırsaydık dedi patron ama fazla da üstüme gelmedi. Biraz düşündü. Hoparlörle ağaoğlundaki reklam ilişkiciyi aradı. Şimdi Emreciğim,, Ceylanla da konuştuk, söylememiş. Söylese haberimiz olurdu. Sormuşuz da söylememiş. Yüzüm kızardı. Durduk yere Çetin Tekindor'u ateşe atmıştım. Arıyoruz şimdi, kızıyoruz dedi. Ara dedi bana. Nasıl yani Çetin Tekindor'u mu arayacaktım. Ara keriz olmadığımızı anlat dedi Emrenin de duyacağı şekilde. Ofis bana bakıyordu. Arıyor gibi yaptım. Telefonun sesini kapattım. Çetin Bey, Ağaoğlunun buna ne kadar içerlediğini tahmin edersiniz ancak bizlere karşı dürüst olmadığınız, bilgi sakladığınızdan... EVET ANLIYORUM. Hayır. Büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Evet... Böyle hiçbir yere gitmeyen bir konuşma yaparken, ofisin telefonu çaldı ve resepsyondan Ersin, Çetin Tekindor'un hatta olduğunu söyledi. Bir dekor olarak kullandığım telefonu kulağımdan indirdim. Hiç kıvırmaya çalışmadım. Tüm foyası çıkmış biri olarak patrona sessice abi ben Çetin tekindoru nasıl azarlarım, olur mu, sinema tv mezunuyum abi ben dedim. Çetin Tekindor'da asistanını konuyla ilgili kovduğunu söyleyerek her şey tatlıya bağlandı. Olan asistana oldu. | ||
|