04 Aralık 2020, Cuma
saat: 21:26
Beşiktaş'taki bir evin pervazından dışarıyı izlerken; sigarasından aldığı nefesi, aceleci bir şekilde verdi. Neredeyse hiç es vermeden, yüzünü şehrin griliğinden çevirmeden, büyük bir kayıtsızlıkla, "kalbini kıracağım" dedi. Sadece kısa bir an görebildiğim, muzır gülümsemesinin ardına sakladığı bu düşünceye tüm benliğimle inanmıştım. Kurduğu cümlenin ağırlığını çocuk aklımla anlayamamış olsam da, sahip olduğu cıvıl cıvıl ses ile dev bir tezat oluşturuyordu. Sesindeki ahenkli iniş çıkışları bilinçli yapıp yapmadığını hiç öğrenemedim. O an, önemi de yoktu. "Elinden geleni yap" diyerek yanağını sıkmıştım. Yolun sonunda kalbimi un ufak etmesini bekliyordum da, kendi kalbini de söküp atabileceğini aklıma getirmemiştim. 20 yıldan fazla zaman geçmiş. Vay be. Siyaha boyadığın dünyanın içinde beslediğin pembe renk sevgisine her ne kadar uyuz oluyoduysam da, şimdi sonu gelmez ergen huysuzluğumla saçmaladığımı anlıyorum. O çocuk, sana çok şey borçlu. Büyürken pembeyi kaybettim belki ama, gökkuşağını buldum. Huzur içinde uyu, ben iyiyim. "Pink, it was love at first sight Yeah, pink when I turn out the light Yeah, pink gets me high as a kite And I think everything is going to be all right No matter what we do tonight" | ||
|