31 Mayıs 2022, Salı
saat: 20:41
belki sırt üstü uzanmış düşleri biriktirirken "belki" sen bunları hiç okuyamayacaksın. şimdi kim bilir neredesin? belki soğuğa aldırış etmeden, sabahı beklemeden siyah mantona sarılıp çok uzakları seyrediyorsun. ellerine çizdiğim küçücük haritadan daha büyük ölçeğe sahip şehrin "şurası neresi, burası neresi?"ni düşünüyorsun "belki" de. bir kahvenin yanına iliştirdiğin gazeteyi rüzgardan savrulan saçlarından dolayı okuyamıyorsun ya da... bırak istersen, dans etsin saçların... "belki" ayrı şehirlerde olmak iyi gelmiyor bize ya da ayrılık ikimize de hiç yakışmıyor. hep gri giyinmeye özen gösterip, soluk benizlerimizi gizlemeye çalışıyoruz. kırık bir aynada yüzümüzün orta hatlarını göremediğimiz gibi gittiğimiz yolun da yarısını göremiyoruz bazen. hayır bugün sana sevgi sözcükleri yazmayacağım. "belki" kızgın görünmeye çalışacağım. çatık kaşlarım olacak sana göstereceğim. "seni hiç sevmiyorum artık..." diyeceğim. yazdığım tüm sayfaları gözünün önünde yakacağım. ellerimi sana hiç uzatmayacağım. hayır, şimdi sana beklemediğin bir anda arkandan yaklaşacağım. ellerimle gözlerini kapatıp "bil bakalım ben kim değilim?" diyeceğim. hayır "belki" de yanına bile yaklaşamayacağım. saçlarının savruluşunu izleyeceğim uzaktan. Ayağa bile kalkamayacağız uzun süre. "belki" bir düş göreceğim, senin yüzünde(n)... kağıttan gemiler yapacağım rutin bir iş olarak. "hep sen" yazacağım üzerine geminin, "belki" batmaz da sana ulaşır diye. -olasılığın bir numaralı kelimesi: belki...- "belki" hayat bir rüyadır. her uyandığımızda devam ettiğimiz. bugün hiç uyanmak istemiyorum. dişlerimin arasından kısık bir sesle bir iki kelime daha dökülüyor; incinen bir el yazısıyla. "...sen bir ülke olsaydın, 'belki' ben senin başkentin olacaktım. ama sen bir 'ülke' değilsin ve ben varoş yüzümü gizlemeye çalışıyorum yalnızlıklardan." -rialto- | ||
|