16 Haziran 2022, Çarşamba
saat: 00:51
Buz gibi ölüyorlar insanlar, hayvanlar. İfadesiz, sanki çok kısa bir süre önce varlığı ile başkalarına dünyaların mutluluğunu vermemişler gibi. Bir anda yok oluyorlar. Önce ifadeleri gidiyor, kaskatı olup can veriyorlar. Cennet ve cehennem olmadığı için sadece "artık varolmuyorlar". Sonra saygısızca onları toprağa gömüyoruz. Saygısızca onları o yalnızlığa, karanlığa mahkum ediyoruz. O güzel küçük beyaz kafası; benim bir tanecik ömrümün yarısından fazlasına tanıklık eden kedimin hareketsiz vücudu. Bir tanemin, o masum sabi, kıymetli varlığın o güzel kafası artık taş kesmişti. Hareket etmiyordu. Kaskatı idi o güzelim yumuşacık vücudu. Oyuncağına sarılmış bir bebek gibiydi. Uzun bir sure sevdim onu, o güzel kafasından. Minik hiç büyümeyen bebeğimizi gömdük. Gözümün önüne onu ilk gördüğüm an geldi. 2004 yılının Eylül ayıydı. Hayatımdaki herkes onun adını bildi, ben hep onu anlattım. | ||
|