19 Haziran 2022, Pazar
saat: 16:09
Nereye terk edip seni gittiler, Günceciğim... Burda o 94 windows basitliğinde, ağır aksak susuşunda, kimler gizli? Yeni Türkiye ve eski Türkiye'nin değişimini senden okumak istemez umarım akademisyenler... Bir kilidin yok, oysa Armin, teyzesinin verdiği günlüğe, büyük bir sabırla, 13 cümle yazdı. Annemin benim günlüklerimi okuduğunu öğrendiğim gün o içimde oluşan ateşten korumak istedim oğlumu. Bazı kelimeleri henüz yazmayı bilmediklerini bana soruyor. Embressing nasıl yazılır, death nasıl yazılır. İçimden hayır diyorum death sadece cool bir kelime olduğu için yazıyor. Sonra ilk cümleyi görüyorum elimde olmadan. My mother always embresses me. Ben mother. Ben utanç kaynağı. Oysa ne cool görüyorum kendimi... Sonra death aklıma düştü. 3 aydır terapiye gidiyorum. Bunu terapistime açtım. Günlüğü okumadığım için beni biraz ayıpladı mı? Bilmiyorum. Parayı ben verdiğime göre sadece benim konuşmam lazım gibi görüyorum. Ey ordakiler, 50 Euroluk kadar konuşacağım. Bunun telegram dilinde karşılığı 2 ya da 10 gramdır. Armin dedim, sana bir şey sormak istiyorum. Neden death sordun, bu beni endişelendirdi. Ölmek istediğim tarihi yazdım dedi. Ne zaman dedim? 53 yaşında. Baban 52 yaşında dedim. Evet dedi. Ok. dedim. Armin ben Reyhan kapadokyaya gittik, hızlandırılmış sürreal bir rüyaydı. İlk kez aile bireylerinin yanında mikrodoz speed yaptım. 41 yıldır konuşamadığım kadar rahat, olması gerektiği kadar sabırlı ve vefalıydım. Annemle babamla reyhanla, altımda o sinir hastası kadın yokmuş gibi ilgilendim. Döndüğümde speedin etkisi haftalarca sürdü. Müthiş bir rahatlama hissettim. Bu kısmı terapistime anlattığımda, speed detayını dışarıda tutarak, en çok kendine pay çıkardı. Neden 41 yıl sonra terapi? Çünkü bilinç altı. Çünkü youtube'um, travestilerle dolu ve Lubunyaca hep terapi geçiyor. Ben terapiyi onlarınki gibi seks olarak duymuyorum çünkü o başka bir dünya. İnsan salyalarının, atıkların gündelik hayatın içinde olduğu, yatak başında terapi peçetesi-mutfak rulosu... Okşan, nankör ve gerçek Okşan, olabildiği kadar iyi ve kötülüğünü saklamayacak kadar gerçek... Neyse terapi terapi, 70 bölüm sonra, Fransada Leventin yanında çıldırmaya başladığım, Berline dönmeden önce konakladığımız Airbnb evinde sigara içilmediğini öğrendiğimde evden herkesi kovduğum, ağlayarak yatağın içinde Second Place isimli kitabı okuduğum o gün, yardıma ihtiyacım olduğunu biliyordum. Ayle Hanımı Derya tavsiye etti. Derya doktor asistanıdır ve tüm doktorlardan daha iyi bir anatomi-tıp bilgisi vardır. Ayşe Hanıma yazdım, benim acil yardıma ihtiyacım var dedim. Hemen randevu verdi ama sigorta karşılamıyor dedi. Giderlerimden Ukraynalı temizlikçi kadını çıkarmam gerekiyor. Giderlerimden Necmi öldü. Ah Necmi, beni telegramın kurtlarına bıraktın. Lex Baveryada ama bybass oldu... Sanırım hash herkesi hastalandırıyor. Belki ota geçmeliyim. Bu sağlığımı düşündüğüm anların seyrekliğine ve gerzekliğine bakar mısınız? Sonra adresi gönderdi. Mannteufel strasse. kafamda yıllar önceden bir diyalog çıktı. Ya Cem ben emzirmeyi bıraktım, bana bir dealer lazım... Necmiye götüreyim seni bizim. Nerde? Mannteufel strassede. Terapi, aynı sokakta. Haftada bir gittiğim, bir yıldır hiç gitmediğim yerde şifalanabilirim. Tüylerim diken diken oldu ve ofis günü, ilk randevuma gittim. Erken gittiğim için bir merdivende oturdum. Sonra garip bir adam başımda durdu. Elinde büyük bir torba, maskeli,başında yeşil eski bir kasket. Necminin kasketi. İrkildim. Korkma ya, ne korkuyorsun dedi Almanca. Almanca konuşuyor musun? Ja. Türkçe? Evet. Ben burda kuşları besliyorum. Üçyüz güvercin beni bekler burda. Brötchen vereyim mi? Sİmit de var. Satıyor gibi değildi, anlamadım tam. Yok ben onu taşıyamam. Burda Alman çocuklar bile bekler beni, brötchen dedin mi dünya durur. O sırada aklımdan yüz şey geçiyordu ama adamın o r leri bastıran biraz İzmirli tonu bana fısıldadı. Bu Necmi. Madem almayacaksın, ben sana şeker vereyim. Gözünün içine baktım adamın. Tamam ver. Üç tane şeker verdi bana. Sakız gibi olan bayram şekeri. Sonra gitti. Gözden hakikaten kayboldu ve onun Necminin bana selam verme şekli olduğunu anladığımdan memnundu. Memnundu. Tüylerim yine diken diken oldu. Terapide bundan bahsetmedim. Terapiden çıktığımda Cem'i ve atilla'yı gördüm. Şekerlerden birini Cem'e verdim. Bu Necmi'den dedim. Hiç sorgulamadı. Tamam dedi. Aldı. Ama daha iyi biri olmaya çalışıyorum. Bence sizde ümit var dedi terapistim. Mannteufel şeytan adam demek. | ||
|