25 Ekim 2022, Salı
saat: 14:08


Gerçek, iyi yetişmiş ve güçlü bir mandalina yedikten sonra, alt ve üst dudağın birleştiği iki bölgeden ağzın içine doğru yayılan c vitaminli asit tadı.
Heralde kekremsi derken bunu kastediyor olabilirler. Hem acımsı, hem de l zzeti var, bitmesin istiyor insan.
Kural tanimazlik. Az önce düşündüm de, bir yazar olmayı hayal ettiğim zaman yazmanın kurallarını biliyordum. Şimdi hiç bir kuralı tanımıyorum. Kural tanimazlik bence kelime olarak asiliği çağrıştırıyor, ama cehaleti çağrıştırmalı.
Şu aralar, yakından olsun, uzaktan olsun, insanlarla ilgili çok şeye şahit oluyorum, hepsi de bir şekilde kendimi uzak tuttuğum konular. Insanların hayatlarında olumlu ya da olumsuz şeyler oluyor, bitisler, yeni baslangiclar, alınan dersler, tiksinisler, cirpinmalar ...

Bir kucumseme halinden ziyade (elbette kendimi bu durumlardan uzak tuttu işlem bir sebebi var) ya da bi özenme halinden ziyade (ve elbette insan doğası gereği benim de yapmayı istediğim şeyler var aralarında) , "bu nedir ya" diye geziyorum. Yıpranır çünkü insan. Yıpranıyor da. Şu kısa boylu hayatlarımızda, içine karistigimiz her işten nasıl da yiprana yiprana çıkıyoruz.
Heh sanki ben yipranmadim mi? Yıprandım.
Fakat şu an, daha çok benim yapmamak için çok uğraştım hataların yapılışını ya da sonuçlarını görüyorum.
Benim yipranmam, güneş kreminin cildi yipratmasi gibi kalır bu insanların çektiklerinin yanında. Insanın gözünün derinin gitmesi nasıl bir şeymiş, "neler olacak korkusu" nasıl beyni hapsedermis, insanın güzelliği nasıl kaybolurmus vb. görüyorum.

Evet, tabii bokluktan olabildiğince kaçınılmiş güzel geçmişim, ne olursa olsun bende de biraz çöküntü yaptı, beni de bir kaç adım uzaklaştırdı bozulmamış, dokunulmamış halimden ama, sevdiğim bu insanlar nasıl surdurecekler hayatlarını merak ediyorum. Ben zar zor sürdürdüm çünkü hani.

Şimdi oturup konuşunca -eskiden de konuşurduk, ve ben yine aynı şeyleri anlatırdım aslına bakarsan- beni hem çok akıllı, hem çok bilgili, hem çok iyi falan gibi algılayıp olmadığım yerlere oturuyorlar.

En boktan yani ne biliyor musun, bu eskiden değeri bilinmeyen sözlerimin başa gelen kötü şeylerden sonra anlaşılması falan değil. Bu, bu insanların içinde bulundukları boktan durumda benim söylemlerini ve beni yükseltmesi, çünkü iyi bir insana ihtiyaç duyuyorlar. O ihtiyaç geçince yine ne teşkil ettigim örneğin, ne sözlerimin aslında bir işe yaramadigini göreceğim.

Neyse, hiç değilse, bütün bunların arasında nasıl da beni defalarca kıran çeşitli algılayışlar ile üzerime yapıştırılanlarin nasıl yalan yanlış şeyler olduğunu görebiliyorum. Ben kötü adam olmaktan değil de, kendimi ve etrafımdaki insanları bu bokluklardan kurtarmak için çalıştım. En azından kendimi kurtarabilmisim işte.

Velhasıl, hayat güzel diyemiyorum etrafımda olanları, insanın insana yaptığını görünce. (Aslında, bana yapılmış olanları da hani). Fakat yine de hayat güzel. Bencillikten değil bu sefer de, insan bir şekilde kendi hayatını kotulesmekten koruyabilir ise, geri kalanlar çok da fark etmiyor artık galiba. Çünkü bu ufak başarı bile o kadar zor ulaşılan bir şey ki.
Şimdi görebiliyorum işte, ben bu gözlemlediğim durumları yaşamamak ve yaşatmamak için çabalıyordum, şimdi o durumları yaşayan insanlar mutlu mesut hareket eder ve benim eli kolu bağlanmış halime şaşırıp, "yani, biraz salakça heralde ama kendi tercihi" diye yanımdan yürüyüp geçerken.
Ama yine de fedakarlıkları iyi sonuçlar yerine "kötü olmayan sonuçlar" oluşturmasına sevinmek, pek benlik hareket değil.

Bilemiyorum altan, belki de durum o kadar vasat değildir de ben fark etmiyorumdur.

Aslında, bana bathwater'in müziğini anımsatıyor.
Neseli ama tedirgin bir kompozisyon gibi, böyle hafif bir üzüntüsü de var ama aslında coşkulu. Punk desen değil, ska desen değil. Ama fazlasıyla self centered.
Çünkü, bu insanları da dinliyorum, konuşuyorum falan ama, hatta paylaşıyorum da içtenlikle, umrumda değil aslında.
Banane lan, kendi aptalliginiz, çekin şimdi :)

Altan, ikiyüzlü mü oluyorum lan?

istanbul
hosting