14 Aralık 2022, Çarşamba
saat: 21:36


Farkında olmadan öğrenilir sindirilen şeyler vardır ya, benim bu konuda hiç örneğin yoktu sanırım, artık var galiba.
Hayatımın bayağı zor bir dönemini bitirip yeni denizlere yelken açarken, elime tutuşmuş bavulda ne vardı bilmiyordum, hiç bir fikrim yoktu. Işte o bavulun içinde ne varmış onu anlayabildim bir iki yıllık bir kurcalamanin sonunda, nur topu gibi bir "olayları irdeleme sistemi".
Aslında bunun izlerini görüyordum, mesela, araba almayı düşünürken, detaylı bir inceleme yapıp bunun benim için gereksiz bir yük, gereksiz bir sorumluluk olacağını düşünüp, o fikri salladım.
Kirklarina yaklaşıp yalnız yaşayan bir insan olarak elbette, bir kedimin ya da köpeğimin olması örneğin, bu yaşam biçiminin şanındandır. Bu davranışın etik yönleri ile ilgili problrmlerim yüzünden konuyu reddedip gecistiriyotdum, taa ki İstanbul'dan gelen bir arkadaşımla keyifli bir içki sohbetine kadar. Orada kızcağız usteleyince, ben de saliverdim asıl sebebi yine, "benim için fazla sorumluluk, bulaşamam" diye.
Bu iki konudaki ortak tavirdan kullanıp, düşünme-karar verme mekanizmanın kılcal damarlarına doğru yayında gozlemimi, bir büyüteç yardımıyla, fark ettim ki o karmakarışık karar mekanizmam çok basit bir kritere indirgenmiş durumda; sorumluluk almak.
Bir arkadaş edinecegim, peki, bana arkadaşlığın klasik sorumluluklarini yüklüyor mu? Evet--> block hayir--> proceed
Aynı ilkel algoritma evime aldığım eşyalardan iş hayatıma, hayatıma yeni yeni aldığım insanlardan evlilik konusundaki fikrine (ben evlilik delisi değilim ya, herkes evleniyor, nasıl bu konuda düşünmeyin), hatta insanlara verdiğim tavsiyelere kadar iş başında.
Örneğin bir insan bana bir derdini anlattığında, analizimin temeli hep sorumluluklar oluyor. Bir insan bana kendisine yapılan hayvanligi anlattığında, "sana verilen söze göre sana boulyle davranılmamasi onun sorumluluğu, o yüzden haklısın" gibi bir kalıba bağlanıyor her türlü incelemem.

Yani anlayacagin Altan, ilk bakışta bir sorumluluk-fobisi geliştirmişim gibi geliyor, fakat aslında dünyayı sorumluluk alanları halinde algılıyorum aslında. Hani klasik fizik bize parçacıkların çarpışmasını anlatır, ama asıl olay parçacıkların elektromanyetik alanlarının etkilesimidir ya-o parçacıklar asla birbirine değmez) işte ben de bütün olup biteni sorumluluk alanları ve onların etkileşimleri gibi algılıyorum. Ve muhteşem bir titizlik ve organizasyon ile, farkında bile olmadan, bütün hayatımı sorumluluk alanlarına göre şekillendiriyorum.

Kulağa korkunç geliyor değil mi? Değil aslında. Hatta bu tam istediğim gibi kimseyi kirmadigim, kimsenin düşüncelerini/zamanını boşa meşgul etmediğim, en önemlisi benim de hiç kirilmadigim ve aklımı/zamanımı boşa meşgul etmediğim çok konforlu bir alan sağlıyor ve o normalde israf edilen kaynakları kendi keyfime yönlendiriyorum.
Peki, neden böyle bir sistem türedi bende? Eski sisteminin ne yanlışlığı vardı?

Eski sistemim hakkında pek düşünmedim tabii, fakat daha gelene geçene izin verdiğim bir sistemdi bir kere, filtre yoktu. Araba mı alacagim, alayım, aldıktan sonra sorumluluk alanını belirler, ona göre şekillendirim mesela.
Benim o arabayı almaktan dolayı harcanacak zamanım, zihinsel kaynaklarim, oluşacak endişelerim gibi şeyler ayrıntıydı. Bu biraz gereksiz ozguvenden kaynaklanıyor işte, adaptasyonuma ve her şekle girebileceğime ve her konuyu halledebilecegime çok güveniyorum ya :)
Aslında, hala güveniyorum.
Fark şu, örneğin, o arabayı aldığımda, bana yaratacağı stres, maddi gider, oluşturacağı olası riskler, benim o araçtan edinecegim kazanima değiyor mu?

Çünkü, her sorumluluk yıpratıyor anlıyor musun? Kucumsuyorsun, "ya bu kadar detay düşünülür mu?" Diyorsun, ama ufak ufak, birike birike ağzına siciyor. Sen bu yükün altına girerken, o arabanın sana getirisini, sağladığı lüksü mesela ayda bir kullanabiliyotsun?
Geri kalan yirmidokuz gün?

Ben sanırım eski anlayisimla, otun bokun sorumluluğunu alarak çok yıprandım. Gerçekten ne doğru düzgün yasanmisligi bile olmayan ilişkilerin götürülerek yıllar sürdü mesela (insanların kötü olmasının da etkisi var tabi ama sadece insanların kötülüğü de denilemez, bodoslama alınan sorumlulukların ağırlığı demek lazım).
Mesela otobüs şoförü oluyorsun. Para kazanmak için. Her gün defalwrca elli kusur insanı bir yerden bir yere taşıyorsun, kaçamazsın, hayatları sana emanet. Dahası, her gün o trafikte bulunmanın yorgunluğu, stresi ... Eğer crowd soursing ile aynı parayı kazanıyorsam, kimseye ilismeden, otobüsümüz size kalsın. Işte, biraz böyle bir şey. Tam da bu yüzden, böyle bilinçli bir tercih ile yasantimi cizdigimden, -lan ben asosyal mi oldum- korkum yok. Ben her zamanki eğlenceli tipim, kendi kendime eğleniyorum sadece.
Buna belki korkaklık da denebilir, ama diğer taraftan, yaşadığımı da sadece ben bilebilecegim için, yemişim dışarıdan bakanın düşüncelerini.

istanbul
hosting