24 Aralık 2022, Cumartesi
saat: 03:10


Sana bir hikaye anlatayım mı?
BİR Varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallarken...
Ülkenin birinde biri varmış, adı sanı pek bilinmeyen, kimsenin de kolay kolay farketmediği biriymiş. Çok güzel de değilmiş, aman aman bir meziyeti de yokmuş. Bilirmiş güzel olmadığını da yine de bulurmuş başka kibirlenecek şey. Gel zaman git zaman evlenmiş. Biri çıkmış zamanında kısmet bu ya. Evde ne yapsın çocuk doğurmuş, yemek yapmış, temizlik yapmış, dikiş nakış konu komşu... Yıllar kovalamış kovalamaya da birşeyler yanlışmış. Kimse övmemiş, her iş onun göreviymiş, bakmış böyle olmayacak, kendi kendine över olmuş. Aslında kimse onu o olduğu ve gerçekten sevdiği için ciddiye almazmış.
Hikaye bu ya, bir şekilde dikkat çekmek zorundaymış. Zayıflığını almış eline demiş bu benim en büyük gücüm...
Çocukları olmuş olmaya da nasıl büyütmüş nasıl yetiştirmiş onlar için kendi için ne yapmış ne verebilmiş önemli değilmiş. Varsa yoksa şöyle yemekler böyle dikişler temiz pak, böyle parlak lavabolar. Böyle varoluş yıllarca, sevginin ve merhametin en büyük karşılığı onun için ne yapıldığıymış...
Yıllar yıllar sonra yalnız kalmış, hastalıkları başlamış ve yeni ilgi alanı bunlar olmuş. Hastalanınca minnoş iyileşince hadsiz biri olmuş. Bana kim bakacak derdine düşmüş. Yalnızlıktan korkmuş. Bilirmiş herkes içten içe sırf eski günlerin hatırına gidilir ona, yoksa anlatılsa neler var denirmiş onun için.
Hani çocukları var ya, onlara benim kocam dermiş. Biri onu sallamayan, hayırsız vefasız ama göz bebeği olmuş. Diğeri kızgın ama uzaklaştığı için daha sağlıklı kalmış, diğeri ise aynı onun gibi olmuş. Birey olmanın ne olduğunu bilemeyen, çıkarları için yalan söyleyebilen, menfaati varsa iyi olan azıcık hayır dendiğinde tırnaklarını çıkaran, tatminsşz, memnuniyetsiz... Hiçbir zaman samimi olamayan, ruhu hiçbir zaman da özgür olamayacak, gerçekten sevilmemiş ve sevemeyen... Kullanamayacağını anladığında başka birini arayan, mal mülk düşkünü, nankör ve yalancı...


BİR gün dinlemiştim diyor ki... yetişkin çocuklarla da evlenilmez... Kendisini işten sıyırmak için yalan söyleyen, yaptıklarının bedelini ödeyecek gücü ve cesareti olmayan, anılarına sahip çıkamayan, kötü, ahlaksız, annesinden yıllardır doğmamış ve manüpilatör. Narsist annelerin Narsist çocukları.
Bakın arada çocuklarını sırf kendi yalnızlık korkuları için yanlarında tutanlara, çocukları yalan söylediği halde sırf keyfi kaçmasın diye başkasının hakkını gasp edenlere. Bakın sırf o öyle söyledi diye karısını boşamaya kalkanlara, sırf seninle mücadele edecek gücü ve becerisi olmadığıbdan aldatanlara, ahlaksızlığı seçenlere, dostlarına yalan söyleyenlere...
Hiçbir zaman gerçekten mutlu olamayacaklar. Aldatan aldanacak, yalan söyleyen kandırılacak ve o koca kalabalıkta yalnız kalacak...
Zavallı narsistlerden uzak durun, sizinle işi bitince yalanlarını heybesine doldurup başka birine yalan söylemeye gidecek... Çünkü onlar Narsist annelerin Narsist çocukları... Sevgiyi duygu sömürüsü ile yaşayanlar... Ne ister biliyor musunuz, onu övün... Çünkü hiçbir zaman gerçek sevgi yoktur onda. Hep bir sebep vardır sevmek için.
Uslu durursan seni severim.
Nasılda güzel bir çocuk, ben doğurdum
Eğer babanı üzersen seni sevmez...
Eğer bana böyle yaparsan sütümü helal etmem..
Sen gidersen ben yaşayamam. (seni istediğim gibi evirip çeviriyorum, bunu başkasına yapamam, yalnız kalmamak için de sensiz yaşayamam diyorum)

Sevgi bunlar değildir. Neyse bu kadar...

istanbul