17 Temmuz 2023, Pazartesi
saat: 18:47


şifremi yedinci denemede buldum. aslında doğru hatırlıyormuşum da kombinasyonu tutturamadım herhalde bu kafayla. senden hemen önce de bir dövme fikri oturdu mesela kafamda, onu da yaptıracağım muhtemelen ama bu kadar seri aksiyon alma şansım yok. hatta neyse ki hayatımdaki birçok şey ile ilgili bu kadar seri aksiyon almıyorum. neticede birden aklıma geldin, nasıl neden diye soramazsın neyse ki. açıklama yapmadan bomboş yazma hissini özledim herhalde.


hava sıcak. insanların geneli, kemiklerim ısınıyor tribinden dolayı yaşlandıkça sıcağı daha çok seviyorlar. çok sıcaklardan nefret ettiğime karar verdim. benim ideal havam 18-23 derece arası. illa bir tarafa yönlenecekse de aşağı doğru gitsin. sıcak olacağına soğuk olsun. bu beden dubai ağustosunu da gördü, şimdi o kadar da bok atmayalım havaya, yarın işimiz düşer.

bakalım en son hepsini silip sayfayı kapatacak mıyım? bunu da aradaki boşlukta düşündüm. neyse. bence pek de bir değişiklik yok. hayatım boyunca o bardağın dolu tarafını istediğim gibi göremeyeceğim sanıyorum. kişisel gelişimim orada bir yerde tıkanıyor. çünkü diğer taraftan fazlaca gelişip overclock olmuşum gibi geliyor. şu 2 cümleden bile zaten nasıl bir mal olduğum ortaya çıkıyor. kendimi doğruladım. ok.

senin beni görmediğin bu süre içinde bir sürü şeyler oldu takdir edersin ki. içinde beyaz yaka hikayesi bile var. isteyince oluyormuş orası, görmüş olduk. yine de.

kafamda gittikçe kısalan aralıklarla şöyle bir şey canlanıyor: -animelerde falan olur ona benzer sahneler, anımsatma olsun kendime.- yumruklarını -hatta bütün vücudunu sıkıp boğazını zorlarcasına bağırıyorsun, bağırırken kendini öyle bir sıkıyorsun ki ruhun vücüdundan dışarı çıkıyor. benimkinde ruhum geri dönmeyip acayip bir hızla uçsun kaçsın istiyorum. şey gibi. champagne supernova. hatta dizim olsa finali olurmuş. eheh.

asıl yazmak istediğim şey bir üsttekiymiş belli ki, kendimi dışarı atabilirim artık. beni bu sayfaya kadar taşıyan şeylerin çıkış noktasıyla konuyu kapatıyorum.



when the seagulls
follow the trawler,
it is because
they think
sardines will be thrown
into the sea
merci.





istanbul
hosting