07 Eylül 2023, Perşembe
saat: 11:07
Hep fit bı adamdim, şanslıyım bu konuda. Fakat bir ara, kendimi biraz sismanca hissediyordum, heralde en ağır olduğum zamandı. 86 hatta 87 kiloyu görmüştüm. 185 boy için kurtarıyor ama yine de ideal, sağlıklı bir insan oranı değildi. Sonra karanlık bir dönemin geldi, yemek falan yemedigim. (Keyif almiyorsam niye yiyeyim) . Hani şu oruç perhizi var ya, ondan, sadece su içerek yaşıyordum. Işte o ara, 79 oldum. Fakat bayağı hastalıklı gorunuyordum, bembeyaz bir yüz, mor gozaltlari falan. Neyse, çok uzak olmayan o dönem geçti, ben de daha sağlıklı bir görünümle 80 civarında gezinip durdum. Asla 79 altına düşmedim, ama asla öyle şişman da olmadım. Geçen, tartıya çıktım ve bir baktım 79.5, sevindim kendi tanimladigim idealime geliyorum diye. Sonra bugün bir daha baktım, 78 olmuş. Üstelik, şu aralar, hiç bir özel şey yapmıyorum, hatta dizindeki sakatlıktan haftalık hikelarimi ve günlük bisikletimi de durdurdum. Ve dahası, kırka merdiven dayamisim, artık metabolizma çok daha yavas. Aslen, sürekli bilgisayar karşısındayım, yeme aliskanligimda kaç yıldır olduğu gibi. Hiç altına inilemeyen o çizginin altına nasıl indim hiç bir fikrim yok, ama içimde bir his var, bence 76 yi görüp oralarda kalacağım (bu boy için gerçek ideal.). Yalnızlık mevsimini çok seviyorum, çok hoş bir tasarımı var albümün. Bütün olarak şarkıları birbirini tamamlayıcı şekilde tasarlayıp, özenle yerleştirmiştir gibi gelir bana. Azizlerin yalnızlığı diye kısa bir enstrumental ile başlar, azizlerin yalnızlığına dönüş diye bir o kadar kısa başka bir enstrumental ile biter. Arada yükselir, öfkelenir, sakinler, karamsarlasir, yalnızlığın birbirini takip eden her evresine bir şarkı gelir. Işte çok düzenli, çok hoş ama bence çok yapma. Ben hayatı da hep öyle yapmaya çalıştım çünkü. Biraz klasik bir söylem tabii ama hayat hiç öyle değil, onun kendi akışı var. Sen bir albüm tasarlamak için, bir şarkı yapiyorsun ve atıyorum 4 mevsimden baharı anlatıyorsun,on yıl sonra bir bakıyorsun o albümün akışında o şarkı kış olmuş. Yeni baslangic diye kompoze ettiğin şey aslında bir bitisin parçası çıkıyor falan. Ya da, diyorsun ki fit ve sağlıklı olacağım bir donemdeyim ve artık ideal boy kilo oranına ulasicam, hop, bir değerde takılı kalıyorsun. Sonra, "benim idealim bu lan" diyorsun. Sonra bambaşka bir zamanda, sen o oranı kabullenmisken, pat gerçek ideale geliyorsun. O yüzden artık tasarım olayını bıraktığım bir noktaya geldim. Şöyle bir kulak verdim, yarıda bırakıp baştan sonra bir dinledim albümümü, tasarladigim değil ama tasarlamak için verdiğim her uğraş yerini bulmuş en azından, her şarkı güzel bir yere oturmuş. Anliyacagin, ben yapacağımı yaptım ve hoşuma giden bir şey de oldu. Artık diretmek yerine birazcık hayatın kendisine bırakacağım kompozirligi. Mesela, belki biraz yalnızım, fakat yalnız ölmeyecegim o da kesin. Şu an mesela is güvenliğim yüksek değil, ama kendi standardimin altına dusmeyecegimi de düşünüyorum, hatta hayallerimden uzağa sürükleneceğimi de. Belki zoru secerim yine, belki kolayı, bilemiyorum da çok önemli değil. Sonunda her şey yerli yerine mutlaka oturur. Belki dizindeki sakatlık kalıcı olur da hafif topallayarak yürürüm artık, ne bileyim, ama bu yüzden gezmekten ya da fotoğraflarımı çekmekten geri kalmam. Şu an ideale yakın bir şehirde yaşıyorum, istediğim kadar entel, istediğim kadar işlevsel, istediğim kadar eğlenceli ve istediğim kadar güzel. Belki üç ay sonra taşınmam icap eder, ama mutsuz olacağım bir şehirde kahrolmam heralde. Sonuçta, hayat bu endişelere aslında pek de yer vermeyen, üstelik böyle endişeler için fazla kısa olan bir şey. Yol uzar gider, uzasın gitsin, ben yürürüm. O yüzden, kendimi büyük streslerden iyice azad ediyorum. Bir de sigarayı bıraksam, kimse tutamaz beni artık. | ||
|