09 Eylül 2023, Cumartesi
saat: 12:34
Urla'da hava 27 derece! Benim ise içim üşüyor. Bu üşüme geçmişten kalan bir takım yaraların, şimdiki zaman kişilerinden gelme ihtimalini düşünmekten sanırım. Yani kısacası KORKUdan! Cihangirli geçen dönemleri resmi olarak geride bırakalı 3 yılı geçti. Depremden sonra, hayatımda çok fazla yer kaplayan o eski DOST ile daha sıkı bir letişimimiz var. Üstelik aileme hürmetinden ve Lena'ya olan sağlıklı ilgisinden de oldukça memnun'um. Yine de yukarıdaki korku bırakmıyor yakamı. Dingin bir müzik eşliğinde göğüslüyorum CUMARTESİ ÇALIŞIYOR OLMAK meselesini. aksi halde haftasonu benim için ZEHİR oluyor. Garip biçimde dingin bir kederin ağrısını yaşıyor gibi donuğum bugün. Unutmadan; birşeyler yazmaya her gelişimde aklımda olan bir kişi ve bir şiir.. Şiiri Şöyle Aşağıya Bırakayım. Okumayı da çok severim, dinlemeyi de, Buyrunuz; Çağrılmayan Yakup Kurbağalara bakmaktan geliyorum, dedi Yakup Bunu kendine üç kere söyledi Onlar ki kalabalıktılar, kurbağalar O kadar çoktular ki, doğrusu ben şaşırdım Ben, yani Yakup, her türlü çağrılmanın olağan şekli Daha hiç çağrılmadım Biri olsun "Yakup!" diye seslenmedi hiç Yakup! Diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım Ve içimden durgun ve çürük bir suyu düşüreyim Ceplerimdeki eskimiş kağıt parçalarını atayım Sonra bir güzel yıkanayım da. Ben size demedim mi. Evet, kurbağalara bakmaktan geliyorum Sanki böyle niye ben oradan geliyorum Telaşlı, aç gözlü kurbağalara Bakmaktan Bilmiyorum Bilmiyorum, bilmiyorum Ben, yani Yusuf, Yusuf mu dedim? Hayır, Yakup Bazen karıştırıyorum. Bazen karıştırıyorum ya, çok uzun bir gündü Sonra bu çok uzun günün sıcak bir günü Kediler kırmızı alevler halinde koşuyordu Onlar işte hep boyuna koşuyordu Birileri çıkıyordu ordan burdan Hiç çıkmamak halinde ve ölgün Birileri çıkıyordu Geceden kalma bir lamba yanıyordu, açık Bir pencerenin sokağa doğru içinde Bu uyum korkunçtur Yakup! Yakubun olması korkunçluğudur bu Dünyanın insana doğru içinde Yakup, Yakup! Burdayım, yani ben.. evet, geliyorum Lambayı söndürmesinler, geliyorum Siz bütün lambaları yakın, evet Ben, yani Yusuf, Yusuf mu dedim? hayır, Yakup Bazen karıştırıyorum. Ve kendine bilinmeyenler yaratan Yakubum ben, iyi ya Durduğum bir gündü, diyorum, bütün ilgiler sizin olsun Her türlü bir şeyler sizin olsun, ben artık Hep böyle istiyorum, ayıp değil ya Durduğum bir gündü, diyorum, yüzümü göğe doğurduğum Bir gündü ve yaşar gibi kaldığım bir yaşama içinde Ve yollarda ölü baykuşlar bulduğum Bir ölünün günü boyayan renginde Çürük evler bulduğum, içleri sonsuz kayalar Kayalardan dondurmalar sorduğum Ben, yani Yakup, Yakubun hiç çağrılmamış şekli Kim bilir ne diyordum (Kim bilir ne diyordu bir baykuş yaratıldığına Bir baykuş tarafından Ve bütün baykuşlar o bütün baykuşların arasında ne oluyordu Ben ne oluyordum.) Bütün iskemleler ağır ve hastalıklı Bir gidip bir geliyordum kendime aptallaşarak Bunu Yakup söyledi Dedi ki, çünkü herkes Yakubu yaşıyordu, bense Çöllerden ve kızgın güneşlerden icatlar yapıyordum Kızgın kağıtların üstüne Ve alevler halinde dünya bana dokunuyordu Ve ayakta soğuk bir bira içmiş kadar bir anlamım oluyordu bazen Oluyordu ve bir de Bir otobüse bindiğim, biletçinin bilet bile kesmek istemediği ben Kendimi koruyordum Bunu bana Yakup söyledi Öyle bir Yakup ki bu, onca din kitaplarının sözünü bile etmediği Kimsenin sözünü bile etmediği bir Yakup Ben Bunu hep biliyorum Bunu hep biliyorum ve işte Özgürüm, cezasız duruyorum. | ||
|