24 Şubat 2024, Cumartesi
saat: 06:45
Çıkış için son çağrı Her yer karanlık. Ne ışık ne ses ne de umut, hiçbir şey yok. Sadece karanlık. Burası da neresi düştüğüm? Bir çığlık duyuyorum arkama bakıyorum, hayır arkamda değil. Yoksa bu içimden mi geliyor? Neredeyim ben? Her yer karanlık. Ne çare var ne güç var ne de derman. Sadece yokluk. Yoksa burası bir kuyu mu? Bir ışık sızması görüyorum. Yoksa bu gerçek mi çıkışı mı buluyorum yoksa? Hayır hayır, bu zihnimin beni yanıltması. Neredeyim ben? Her yer karanlık. Alışıyorum bu karanlığa, çaresizliğe, yokluğa, içimdeki çığlıklara, gözyaşlarımla besleniyorum. Acıya tutunuyorum. Sığınıyorum her yerimi kaplayan soğuk ve ıssız karanlığa. Burası da neresi? Burada sadece ben ve acılarım var. Her yer karanlık. Karanlık artık benim evim. Işığı, umudu, hayalleri unutmak istemedim. Uzun süre onların yokluğunun acısıyla yaşadım. Ama o kadar zordu ki, onların varlığını bilip onsuz yaşamak. Yaşadığını sanmak. Onları da bir poşete koydum ve arkamı döndüm. İçimdeki boşluğu daha çok sevdim. Artık acıtmıyordu. Hissizlik acıdan daha mı beterdi yoksa? Yaşamanın bir önemi kalmış mıydı? Tutunduğum hiçbir değer yoktu artık. Her yer karanlık. Kafamı kaldırıyorum. İnce bir ışık sızması görüyorum. Bir karanlık ve ışık sızması ve benden kalanlar. Dua ediyorum. Allah’ım eğer bir hayat varsa beni oraya çıkar. Bu kuyu, bu karanlık beni yuttu çıkamıyorum. Allah’ım eğer birazcık bile bir ihtimal varsa beni çıkar bu karanlıktan, bu dipten, bu yokluktan, bu çaresizlikten. Duanın gücüne tutunuyorum. Biraz daha. Bir sonraki dönemeçte, az kaldı. O ışık sızması belki de çıkışın çağrısıydı. Sakın durma. Sadece geleceği o günü bekle. Sıralandı basamaklar, sıralandı zaman. Büküldü karanlık. O da ne, renkler aydınlanıyor. Bir vakum gibi çekiliyor her şey geriye aydınlıklı bir yer açılıyor. İnanamıyorum gördüklerime, yemyeşil ovalar, masmavi gökyüzü ve gülererek koşan bir kız çocuğu görüyorum. Yoksa bu benim diyarım mı artık? O kuyudan çıktım mı artık? İnanamıyorum ve her gözümü kapattığımda yeniden kontrol ediyorum. Her adımda yeniden deniyorum. Yavaş yavaş dolmaya aşağıdan yukarıya doğru kendimi yeniden inşa ederek büyüyorum bu sefer. Her zerreme işlemiş acıyı ve yokluğu ve korkuyu silerek, çıkışa doğru yürümeye devam ediyorum. Artık nehirlerim akiyor, şelalelerim coşuyor, gökyüzünden güller dökülüyor. Ve gün geliyor artık oraya da sığmıyorum. Yeni bir gerçekliğe uyanıyorum. Artık ıssız çöllerde bile içimdeki o güzelliklerle yürümeye hazırım. Üzerimdeki o keyfiyetsiz keyfiyeti çıkarma vakti geldi. Eyleme geçme ve kendim için varlığımın her zerresi için mücadele verme zamanı gelmişti. Bu bir karanlığın içindeki kızın hikayesi. Düştü. Gördü. Yandı. Pişti. Dua etti ve çıktı. Nefes almanın ışıkla dans etmenin keyfine yeniden vardı. Uçan her kuşun kanadından ilham almaya yemin etti. Karanlık ona ders olmuş, çıkışı bulmak için bir yol olmuş. Belki hiçlik onu yutmuş ama o şimdi hayatının geri kalanında karanlığı görenleri tanıyacak ve ne olursa olsun elini uzatmaktan ilham olmaktan asla vazgeçmeyecek. Şimdi içinde yanan o ışıkla yeni bir hayat inşa ediyor.Seviyor ve seviliyor çünkü artık her şeyin her anın ve herkesin kıymetini belki de herkesten çok daha iyi biliyor… | ||
|