21 Haziran 2024, Cuma
saat: 02:20


“Oysa herkes öldürür sevdiğini,” demiş şair. Yıllarca anlamadım ne demek istediğini. Nasıl yani, sevgi insanı besleyen bir şey, neden öldürsün ki? Ama öyle körleşmişim ki, aslında ben sevdiğimi çoktan öldürdüğümü ve o sevginin mahkûmu olarak kendimin katili olduğumu bilememişim yıllarca.
İnsanı besleyen kanalların belki de en büyüğü “sevgi kanalı”dır. Bunu nereye ve nasıl harcadığını çok iyi bilmek gerekiyor, çok kontrollü ve geri dönüşü olan yerlere harcaman gerekiyor. Eğer bütün bu enerjini bir yere akıtırsan, sana hiçbir şey kalmıyor ve zamanla tükenip yok olmaya mahkûm oluyorsun. Peki, sevgini hibe ettiğin kişide ne oluyor? O da senin sevginde boğuluyor. "Yeşil Yol" diye bir film vardı. Sevmek isterken elini değdirdiği kişiyi öldürüyordu. Onun gibi, kontrolsüz sevginin hazin sonu. Her iki taraf için de yıkım.
Sevgiyi öyle hunharca ve fütursuzca bir yere akıtırsan, sonucunda o sevgiyi geri kazanmak ve elde etmek için de o yere bağımlı hale geliyorsun. Çünkü ihtiyacın var. Çünkü bitiyorsun, tükeniyorsun ve sonunun geldiğinin farkındasın; son bir hamle geri almak istiyorsun. Ama yok, çoktan kötü ellere geçmiş bile. Seni öyle bir oynatıyor, öyle bir peşine koşturuyor ki... Nasıl ve ne zaman top peşine koşan bir köpek gibi dilin dışarda ve elin boş kalıyor. Yoksunluk krizleri geçiriyorsun. Dayanabileceğin kadar açlığa dayanıyorsun; tam bittim derken ağzına küçük bir damla damlatıyor. Ölmeni istemiyor çünkü. Öldürmüyor, sadece süründürüyor, çünkü o sevginin kaynağı sende ve hiçbir zaman senin durağında durmuyor. Sadece onun haznesine doluyor. Sen sadece sağılacak bir inek gibisin. Kaynaksın ama kuraksın. Öyle de bir kısır döngü işte.
Seviyorum derken bir kez daha düşünün. Neyi ne kadar seviyorum? Ne kadar verebilirim? Ne kadar alabiliyorum? Bu hassas teraziyi iyi kurmak gerekiyor.
Sevgi ile imtihan olma sebeplerinden biri de aslında kendini yeterince sevmiyor oluşundan geliyor. “Ben kendimi sevmiyorum, al, belki sen beni benden çok seversin” demek aslında altta yatan sebep. “Bende bir kaynak var ama kendim için hiç kullanamamışım. Nasıl kullanılacağından bir haberim, lütfen sen hepsini al benim yerime, beni sev, kendini sev. Ben çünkü ne özümü bilmişim ne varlığımın farkındayım.” Bana ayna ol demişsin, bir kütüğe daha ayna olmanın ne demek olduğunu bilmeyen. Kimseyi suçlamıyorum gelinen bu noktada. Bazı gerçekleri ağır bedeller ödeyerek öğrenmiş olsam da.
Gunlerdir bu düşüncelerle ile iki ileri üç geri giderken öğrendiğim ama bilmek istemekten imtina ettiğim gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldım. içime akıttığım bu sevgi enerjisini tutmayı öğrenmeli ve gereksiz kaçaklardan uzak durmalıyım artik. Beni yapılandıracak bu ataktan sonra daha güçlü günlere uyanacağımı biliyorum. Kendimi kaybetmek nasıl yıllarımı aldıysa, kazanmak da daha kısa sürüyor. Kendimi kazanıp onunla yaşamanın zevkine varıyorum. Hiç kimse kimseyi kendisini sevdiği kadar sevemez. Bu tuzağa ben çok düştüm ve neredeyse ölümümü imzalıyordum. Çok şükür bir şekilde kurtuldum. Siz düşmeyin.



istanbul
hosting