24 Ağustos 2024, Cumartesi
saat: 00:33
Herkesin hayatta tahammül ettiği şeylerin farklı farklı olması ne garip şey. Benim tahammül etmek zorunda olduğum bir şeyin bir başkasının hayali olduğunu bilmek mesela. Bir de idare etmek var. Birilerinin birilerini sürekli idare ettiği bir düzende gidiyor hayat. Kardeşini, anneni, babanı, çocuklarını, kocanı, komşunu, arkadaşını, her hafta süt aldığın sütçüyü bile idare ediyorsun bazen. İşte bu da garibime çok gidiyor. Hayatın manasını çözecem diye helak oldum delirecem yakında. İnstagram da reklam olarak karşıma bu ara çıkan bir şey var; ovırtinkır. Okundugu gibi yazdım. Her şeyi düşünme hastalığı. Bende ondan var belki de. Bu ara yani şöyle 15-20 gündür tadım tuzum yok. Gerginim, tahammülsüzüm ve kimseyi idare etmek istemiyorum. Çocuklarım hariç. Gerçi onlarda da kayıyor dengeler bazen geriliyorum gereksiz yükseliyorum ama elimde değil. Bir dönüşümün içindeyim kozasından çıkacak kelebek gibi bir çıkış yolu arıyorum. Geçecek bu hislerim onu biliyorum. Dönüşümüm muhteşem olacak. Dönüşene kadar gemileri yakmazsam tabi. Dolunay falan vardı o da etkiliyo beni bide baş ağrım var bu ara sürekli. Bir sıkkın bir bıkkınım. Bazen bok gibi hisseden tek ben değilim heralde dünyada? Birde saçını kuruturken yüksek sesle şarkı söyleyip fön makinasıyla saçlarını dağıtıp klip çeken tek kişi de ben değilimdir inşallah. Haftaya bugün 36.yaşımı karşılıyor olacağım. Bir tık üzücü. 40 a 4 kala. 30 a 6 uzak. Çok saçma arada ve bilinmez bir yaş. Pazar günü kendime doğum günü hediyesi olarak aile dizimi aldım. Çok heyecanlıyım bakalım neler olacak. Umarım 36.yaş hediyem cehennemim olmaz :) Çok yorgunum ve çok yorgun olduğum zaman asla uyuyamıyorum. Bak bu da garip bir dengesizlik mesela. Neyse gidip yatayım yine de. Oturdukça daha da boka sarıyor her şey. Arka fonda spotify aktif. Tuna Kiremitçi Gökçe Bahadır söylüyor, bu kaçıncı sonbahar. Uzun zaman olmuştu dinlememişim. Gecenin şarkısı olsun o vakit. Öptüm güncem. | ||
|