27 Eylül 2024, Cuma
saat: 04:57


Beni bir sen anladın.
Gidilecek her yolu gittim sanıyordum o karanlıkta. El yordamıyla gücümün tükendiği yere kadar gitmiştim ama yön algım olmadığı için tamamen ters yöne gitmişim. Çıktım sanarken giderek yok oluyormuşum.
Artık gidecek takatim kalmadığında artık durup olduğum yerde kıvranırken sırtımdan bir el kavradı omuzumu. Öyle bir haldi ki onun elindeki fenerin gösterdiği yöne bakamadım önce gözlerim kamaştı göremedim önce. Sızladım nazlandim ama o ışığı göstermekten vazgeçmedi. Ne iyi oldu da vazgeçmedi. Beni o ışığı takibe zorladı, alıştırdı. Yeri geldi sarstı, uyutmadi. Eriyen kaslarımı günden güne güçlendirdi.
Ben içten içe yok olduğumu biliyor idim. Bir çok kapıya gittim. Meğerse gittiğim kapılar da o karanlığın bir urunuymus. Onların da hiç bir ışığı yokmuş. Yokluk pazarında hiçlik satıyorlarmış. Benim üzerime uygun kaftan bulmaya çalışıyorlarmış. Benim asıl kürkümun değil özümün ekmeğini yemem gerektiğini kimse söylemedi. Ya da ben gerçeklere hazır değildim.
Beni örten o karanlık ego örtüsünü kaldırıp gerçeklerle yüzleşmek o yorgun zihin ve beden için çok ağırdı. Zayıf ve enerjisiz bu zavallıya sahip çıktığın güne şükürler olsun.
27/09/24
O günlerden bu günlere uzun zaman geçti. Geriye nadir de olsa bakıp bu anima şükrediyorum. Teşekkür ediyorum ve hep minnettarım.
Beni anlayan ve sahip çıkan o güzel ruha dua ediyorum. Rabbim vesile kılmıştır o derya deniz yüreği bana göndermiştir ne mutlu bana. Ne mutlu, ne mutlu...

saat: 04:59

Beni bir sen anladın.
Gidilecek her yolu gittim sanıyordum o karanlıkta. El yordamıyla gücümün tükendiği yere kadar gitmiştim ama yön algım olmadığı için tamamen ters yöne gitmişim. Çıktım sanarken giderek yok oluyormuşum.
Artık gidecek takatim kalmadığında artık durup olduğum yerde kıvranırken sırtımdan bir el kavradı omuzumu. Öyle bir haldi ki onun elindeki fenerin gösterdiği yöne bakamadım önce gözlerim kamaştı göremedim önce. Sızladım nazlandim ama o ışığı göstermekten vazgeçmedi. Ne iyi oldu da vazgeçmedi. Beni o ışığı takibe zorladı, alıştırdı. Yeri geldi sarstı, uyutmadi. Eriyen kaslarımı günden güne güçlendirdi.
Ben içten içe yok olduğumu biliyor idim. Bir çok kapıya gittim. Meğerse gittiğim kapılar da o karanlığın bir urunuymus. Onların da hiç bir ışığı yokmuş. Yokluk pazarında hiçlik satıyorlarmış. Benim üzerime uygun kaftan bulmaya çalışıyorlarmış. Benim asıl kürkümun değil özümün ekmeğini yemem gerektiğini kimse söylemedi. Ya da ben gerçeklere hazır değildim.
Beni örten o karanlık ego örtüsünü kaldırıp gerçeklerle yüzleşmek o yorgun zihin ve beden için çok ağırdı. Zayıf ve enerjisiz bu zavallıya sahip çıktığın güne şükürler olsun.
27/09/24
O günlerden bu günlere uzun zaman geçti. Geriye nadir de olsa bakıp bu anima şükrediyorum. Teşekkür ediyorum ve hep minnettarım.
Beni anlayan ve sahip çıkan o güzel ruha dua ediyorum. Rabbim vesile kılmıştır o derya deniz yüreği bana göndermiştir ne mutlu bana. Ne mutlu, ne mutlu...

istanbul