01 Ekim 2024, Salı
saat: 22:34


Hüzünlüyüm bu ara. Biraz gergin, biraz kızgın, biraz öfkeli. Sorsan elle tutulur bir tarafı yok belki. Çünkü somut bir açıklamam yok neden böyle hissettiğime dair. Ama sonuçta hislerim var, hissediyorum. Taş değilim ya. İçimden bunlar geçiyor. Nasıl inkar edeyim? Ne kadar renk vermek istemesemde halime tavrıma ve en önemlisi o gül cemalime yansıyor bu duygularım. Yıl olmuş 2024 hala şu suratımızın devrilmesine bir çözüm bulamadılar. Saçma salak her şeye çözüm bulundu ama buna yok. Oysa ki en önemli şeylerden biri bence. Bir hap olacak mesela içiceksin ve asla duyguların suratına yansımayacak :) kötü olacağı anlarda olacaktır belki ama yinede benim gibilerin işine çok yarayacağı kesin.

Neyse güncem aslında ne anlatmaya gelmiştim sana. Son 3-4 yılım kendi hayat yolculuğumda çok güzel ve olumlu bir dönüşüm içinde geçiyor. Çok şükür Rabbime. Verdiklerine vermediklerine. Yaşadığım her şeye. Çok güzel öğrendim Allah a teslim olmayı ve sığınmayı. Eskiden bilmiyormuşum aslında. Hayatımı gerçekten son beş yıldır falan farkındalıklarım dolu dolu bundan zevk alarak yaşıyorum. Şimdi inanmayan insana, inancı farklı olana, bakış açısı bambaşka olana söylediğim şeyler çok tuhaf deli saçması da gelebilir ama yapacak bir şey yok tabi. Başkasına ne gelirse gelsin bana nasıl geldiği önemli olan. Dedim ya bu ara öfkeliyim biraz diye. Pazartesi günü de öyle başladım haftaya. Pazar dan süre gelen bir yetişememe hali, yorgunluk, uykusuzluk vardı ki bide büyük kız hastalandı. Pazartesi günü sabah uyanıp herkesi yedirip içirip hazırladım. 1 koca 2 çocuk 1 bebek. Kocam işine gitti, küçük kızı okula bırakıp büyükle ve bebeyle hastaneye gidicektim bende. Herkesi daire kapısının önüne cıkardım. Bebemi bebek arabasına yerleştirdim, kızlar çantaları almıslar herkes hazır kıta beni bekliyor. Çantam sırtımda elimde anahtarım telefonum cıkmaya hazırım. Bir türlü cıkamadım evden. Sanki aklımda bişey var ve unutuyorum hissi bi daire kapısının önüne geliyorum bi mutfaga bi salona deli gibi bi döndüm durdum sanırım beş dakika falan oyalandım. Neyse dedim demek ki bişey yok öylesine oyalandım ya da böyle olması gerekiyordu. Bunu gercekten böyle sesli düşündüm ama çünkü evden cıkamadıgımın öyle farkındaydım ki. Pazartesi hava yagmurluydu. Evden cıktık arabaya yerleştik ve evimize iki dk uzaklıkta bir döner kavşakta bir kaza olduğunu gördüm. Bir anne arkada cocuklar belli ki okula yetişme telaşı, hafif kaygan yol. Ve dönerken dönememiş belli girmiş koca bir ağaca. Kalabalık ağlayan cocuklar. Yaşadığım şoku anlatamam. Eğer evden beş dakika önce çıksam belki ben olacaktım. Belki bana da sirayet edecekti. Sadece bana da değil çocuklarıma da. Tutamadım gözyaşlarımı ağlamaya başladım. Aslında bir mesajdı, öfkelenme dedi Rabbim uzun uzun düşünme her şeyi. Bak hayat sadece bir anlık. Sana da olabilirdi. Elindekilere sahip çık şükrederek hayatını mutlu yaşa. Böyle aldım mesajı ben.

Hastaneye vardık. Uzun zamandır ses kısıklığı şikayetim vardı kızı götürmüşken bende görüneyim dedim. Şansıma boşluk varmış kızımdan sonra bende muayene oldum. Ses tellerime baktı doktor, nodül polip gibi bişry yok ama ses tellerin kalınlaşmış biz buna ses yorgunlugu diyoruz dedi. Sesini dinlendireceksin. Anca öyle düzelir. Dedim hocam nasıl dinlendireyim üç çocuk var evde mümkğn değil sessiz kalabilmem. Bilmem dedi hoca susacaksın. Bak buda ikinci aldığım mesajdı. Rabbim bu seferde doktor aracılığı ile bana dedi ki, konuşma yeter artık. Çok konuştun ve her seferinde anlaşılmadın ve hep devam ettin konuşmaya. Ama bunun sana yararı yok. Hasta edecek seni. Susacaksın. Sadece dilini değil kalbini aklınıda susturacaksın. Bu mesajıda aldım. Ağladım biraz tabi gün sonunda böyle mesajlar üst üste olup ve hayatımın sorularına yanıt olunca. Ama sonra yine şükür ettim. Ya anlamasaydım, ya alamasaydım Rabbim in dediklerini.

İşte böyle günce. Susuyorum dünden beri anlayacağın. Kalbimle aklımı tam susturamadım ama çenem durdu en azından. Onlar içinde çabalıyorum ama. Başarıcam onlarıda susturmayı. Mesajlarla dolu haftaya giriş yaptık bakalım çıkışımız nasıl olacak :)

Neyse ben kaçar. Yine toplamam gereken bir mutfak, savaş alanı bir salon, oyuncak odası var. Aaaa unutmuşum bir sepet ütü ve yıkanacak çamasırlar bide. Aman neyse hallederiz. Halletmesek de dursun. Darılan mı var. Darılan da varsa gitsin bi köşede sessizce ağlasın. Kimseyi duyasım yok. Kendimide sessise almışım kimseyle uğraşamam.

istanbul
hosting