10 Ekim 2024, Perşembe
saat: 19:38


Bu sefer Hallelujah çalmadı. Meydanda Memories çalıyordu.

Bir gün huzur olmayan günler yeniden başladı. R’yi fark etmeden o kadar terslemişim ki, yeni yeni fark ediyorum. Bana kendini açmasını engelleyecek öyle laflar etmişim ki.

Yolda kaybettiklerimize selam olsun. Kim bilir kaç tane insan harcayacağım hırçınlığımla, korkularımla, travmalarımla, önyargılarımla, şüphelerimle. Hoş; sen değil miydin buralardan taşınacak olan… Niye ağlıyorum?

Bu derneğin eventleri hep böyle boktan olaylara denk geliyor. Bir kere de şu derneğin eventine mutlu geleyim. Everybody hurts some time.

Onu kaybettiğim için ağlıyorum, doğru. Kabul etmem lazım. Ego değil, potansiyelin kaybı. Sağolsun tutmadığı sözleri ile beni beslediği için… Kötü bir insan mıydı? Her ihtimalde ben iyice bağlanacaktım, o da gidecekti.

Bir an da M ile ne kadar güzel tatillerimiz olduğunu hatırladım. Mutlu olduğumuz tek zaman tatillerdi. Onlarda da mutlaka kavga ederdik. Ben delirirdim, o da hep sakin kalırdı. Son dört aylık delilikte bile hiç sinirlenmedi. Madrid’de bir adamla yan yana uyudum deyince ilk defa çok uzun bir paragraf yazdı. Onda da sadece “sal beni artık, önüne bak” dedi.

Ben de öğrenilmiş bu hastalıklı davranışlarımla dozerle bir insanın üzerinden geçtim. İletişim kurarak bağ kurmayı bilmiyordum ki. Kabul etmem lazım, sonsuza kadar onu kaybettim. Geri gelmeyecek. O da az değildi ya neyse. Manipülatif kötü biriyse bu kadar üzülmeyeyim. Bilmiyorum ki. Biliyor muyum?

Sikeyim geçsin artık bu delilikler.

Bir daha bana J gibi dokunan biri olur mu dedim. On kat daha iyisi geldi. Yaşanmışlarımız birikti. Sonra gitti. Peki ondan iyi dokunan biri gelir mi? Anlaşılan o ki karşı cinsten beklentim şefkat ve güvence.

Toast to the ones that we lost on our way.

istanbul