16 Ekim 2024, Çarşamba
saat: 01:10


Ufak bir sabotajla karşı karşıyayım. Benim için büyük, ama insanlar neler yaşıyorlar diye bakarsam küçük.
Bazı konuların, başka insanlara bağlı olması hep canımı sikmistir. Ben o başka insanlara bir şeyler yaptırmadım, yaptırmam da. Bu olaylar belli olduğunda tipin biri "ooo, hemen bı yemeğe çıkar patronları" demişti. Cidden başka bir yaşam biçimi. Belki olması gereken o ama benim aklıma bile gelmemişti. Rüşvet değil ama ordaki olay, o iletişimi kurmak. Ben kurmam işte. Olması gerekenin olması için, bir sorumlulugun yerine getirilmesi için araya duygusal bir güçlendirici bile koymaya gerek yok bence.
Halbuki yanlışım. Bu konuda çok da uyarı aldim geçmişte. Ama hep, benim yaptığım iş bunları sağlamaya kendiliğinden yetmeli dedim.
Aslında, dogamda var böyle durumlarda gemileri yakmak, savaş açmak. Ama kendimi de egittim anlamsız savaşlara girmemek konusunda. Savasmiyorum.
Fakat yaşadığım büyük hayal kırıklığı doğrusu. İnsanlar, hak etmeyen kişilerin önemli donemeclerini mayın tarlasına cevirmemeliler.
Merakla bekliyorum bakalım ne çıkacak. Ama biraz da, enerjim kalmadığından doğrusu.
Şöyle bir dönem yasadigimda, hep yalnız kaldım. Ya da şöyle diyim, aradığım destek asla olmadı etrafımda, ama sürpriz destekler bulabilmistim.
Şu anda sürpriz bir destek de yok.
Benimse kipirdamaya halim yok. Şu an bir gemideysem, halim, gemi delindi mi delinmedi mi bilemeden beklemek. Bir acayip ses duydum ama, ne oldu cidden? Bilmiyorum. Halim buyken, yapmak istediğim tek şey güverteye oturup, hiç bir önlem almadan, sessizce batışı beklemek, hatta tadını çıkara çıkara yaşamak. Yakarım bir sigara, rüzgarsa rüzgar. Batsın usul usul. 40 yıldır onariyorum bu gemiyi, tek başıma. Ben de yoruldum.
Üstelik, bana tek gereken, şöyle bambaşka bir hayat. Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava. Belki, gemi batınca, beni o memlekete sürükler akıntı.
Çünkü sana bir şey söyliyim mi, o başka memlekette olmak için insanın çaba sarf etmesine gerek olmamalı. Hayal ettin mi gerçek olmalı.
Bok olur. Batsın o zaman anacığım. Sanki üç yıl önce daha dip görmemişim, yepyeni güzel bir hayata baslamamisim gibi ardından, yine göstersin dibi. Her dibi çok güzel bir hayata dönüştürmeye çalışmak, saçma sapan bir efor değil mi? Bunun için mi geldik dünyaya? Bir kere de kendiliğinden güzel bir yer olarak kalamiyor mu şu dünya?

istanbul