28 Ekim 2024, Pazartesi
saat: 06:28


Insanın icindeki inanma ihtiyacını biraz anlayabilmeye başladım.
Insanın hayatında öyle bir an geliyor ki, ilerleme duruyor. Bu ilerlemenin durduğu konu, yıllarca çalışıp elinden geleni yapıp da çaresiz kaldığın bir konu ise, ve hala çözmek için bir şeyler deneyip içinden çıkamadan yatağa giriyorsun, o karanlıkta, acayip bir fark edilme isteği oluyor. Anlaşılma isteği.
Çünkü yalnız başına etrafindaki dünyayla savaşmak zaten zor, hele kazanamamak, o daha da zor.
Insan istiyor ki, bir kimse görsün, ya da görmesin, ama bir başkasından bu konuda bir teselli gelsin. Sessiz sakin bir tesellinin arayışı. Ne bileyim, bir insan, belki ağır yaraliyken bir destek arar ya, o yüzden, o zavallı durumda, bir hemşirenin, bir doktorun, ya da kişiye bakan herhangi birinin güzel bir sözü, gulen bir yüzü bir nevi tutunacak dal olur, daha rahat uyumayı sağlar. (İlk ağır ameliyatimda, yüzüm gözüm dagilmisken hissetmiştim bunu, o hemşireler sağolsun, ya da espriler yapan doktorum, ya da tuvalete gidebilme için koluma giren babam. Belki kendim de kalkıp giderdim hani, ama o halde, kendi kendine giderken , dünya kocaman, ve sen çok yapayalnizsin. Belki yürüyorsun ama yürürken nasıl hissediyorsun?
Işte, hayatta bazı başarısızlıklar insana bunu yapıyor aynen. Yüzün gözün dağılıyor ve karanlıkta o yorganın altına girdiğinde, sana espriler yapacak bir doktor, şefkatle davranacak bir hemşir/hemşire ya da yürürken koluna girecek bir refakat inolmayinca, dünyayı kocaman, kendini küçücük hissediyorsun.
Bu dayanılır bir durum değil.
O an için paramparça, güçsüz hissediyorsun, çaresiz hissediyorsun, o insanlardan gelecek bir etkilesim aslında koza olacak, ama sana bu etkileşimi sağlayacak kimse olmayınca bir kozadan da yoksun kalıyorsun, çırılciplaksin.
Işte, o zaman , madem ortada sana koza olacak hiç bir şey yok, hayallerine gidiyorsun.
Dua etme isteği, inanma istediği, büyük bir gücün koruyuculuguna bırakma isteği, sırf kendine bu kozayi yaratmak için.
Aslında, bu kozanin yokluğu ne çok şeyi açıklıyor.
Ben kozasiz yaşıyorum.
Yaşamak mı bu?
Inan değil. O tuvalete yürürken, o kendi kendini içinde gördüğün zavalliliga baka baka ağlarsın bile.
Ya ağlamayan bir tipsen?
Valla pek bir çıkış kalmıyor.
Bence, bunların önüne geçmek zor iş değil.
Ben her koza isteyene koşa koşa giderim her seferinde. Istemedikleri de de giderim.
Ama bana kimse gelmiyor.

Bu basit ve herkesin herkese sağladığı şeyden bile yoksun kalıyorsam bu hayatta, ben zaten yenilmiş değil miyim? Neye ugradiyorum hala?

Aglamayana meme olmaması çok saçma bir durum. Herkese yetecek kadar meme var zira, bence kimse memesiz kalmamalı. Insanlari talepkarliga zorlamayın efendim.

istanbul