14 Nisan 2025, Pazartesi
![]() saat: 15:42
![]() RADIOHEAD MUHASEBESİ 101 Aydın, hesap makinesi tuşlarını olağanüstü bir hızla tıklarken stüdyodaki kamera ışıkları yüzünde parlıyordu. Twitch yayınındaki izleyici sayısı on bini geçmiş, yorumlar hızla akıyordu: "EFSANE FİŞ KESTİ!" "KDV HESAPLAMADA DÜNYA MARKASI!" "AYDIN KARDEŞİMİN AMORTİSMAN SOLOSU GELİYOR, DİKKAT BEYLER!" Aydın, siyah deri ceketini ve güneş gözlüklerini hiç çıkarmadan mikrofonuna eğildi. "Ve şimdi canlarım, size yeni amortismanımı sunuyorum: 'Aktifleştirilen giderler ve sonsuzluğa bir gün'!" Stüdyonun dışında, arkadaşının muhasebe şovunu canlı izleyen ve eski püskü bir kazak giymiş olan Thom, pencereden Aydın'ın performansını izliyordu. Elinde tuttuğu gitarla “Hiçbir zaman böyle bir ilgi göremeyeceğim.” diye düşünüyordu. ______________ Kafede buluştuklarında, Aydın'ın etrafı imza isteyen hayranlarıyla çevriliydi. Thom, arkadaşının yanına zor ulaştı. "Hacı, yine çakmışsın 'Defter-i Kebir Kayıtları' kaydını," dedi Thom isteksizce. "Helal olsun." Aydın, imza vermeyi bitirip son hayranını da uğurladıktan sonra oturdu. "Ne var lan trip atıyorsun gene? Sen de dün akşam Radiohead ile takılıyordun herhalde. Kaç kişi geldi ki? Beş mi? Altı mı?" "On iki," dedi Thom iç çekerek. "Biri anamdı. Diğeri de köpeğim Chomby." "Boşver lan, herkes muhasebe dehası olamaz," dedi Aydın, altın kaplama hesap makinesini masaya koyarken. "Senin bu müzik işi de... böyle bir hobi işte." Thom gözlerini devirdi. "Dün gece yeni parçamızı çaldık: 'Creep'. Kimsenin umrunda olmadı valla." "Creep mi? Ne biçim isim ya. Benim yeni hesap planımın adını duydun mu? 'Tek Düzen Hesapla Delirmeceler- Prelude: Dördüncü Çeyrek Rüyası'. Biletler on saniyede bitmiş ya!" Thom, kahvesini karıştırırken içini çekti. "Ya ben sadece insanların içine dokunan müzik yapmak istiyorum be abi." "İçine mi dokunsun?" dedi Aydın patlar gibi gülerek. "Oğlum insanların içine tek düzen hesap planıyla dokunulur! Geçen hafta 'Amortisman ve Aşk' performansımda üç kız bayıldı lan!" Bayıltan hesaplar bunlar. "Niye bu kadar havalısın anlamıyorum," dedi Thom. "Bütün gün sayılarla oynuyorsun." "Sayılar mı dedin sen?" Aydın'ın yüzü ciddileşti. "Onlar sadece sayı değil kanka. Her rakam bir hayat hikayesi. Bilanço, insanın en içten haline ayna tutar. Aktif, pasif... hayat, ölüm... Anladın?" Thom kafasını salladı. Mesleklere ait teknik konuların metaforlaştırılarak hayatla ilişkilendirilmesi midesini ekşitti. Kendisi de Aydın kadar yüzeysel olayım diye "Bizim müziğimizde de derin manalar var." dedi. "Mesela?" "Mesela 'Paranoid Android' diye bir parçamız var." "Android? O ne ya? Yeni bir muhasebe programı mı?" diye sordu Aydın. Pis pis burdu dudaklarını yana doğru, sonra sırıtır gibi oldu. "Yok be, robotlar falan." Thom da yüzeyselliğini koruyordu. Aydın sıkılmış gibiydi. "Robotu mobotu kim takar oğlum? Millet gelir tablosuna bakar! Bu insanlar dönen varlıklara aşık. Dönüyor ulan varlıklar!" Thom “ The yuppies networking” diye iç geçirdi. Aşkın esas bu sözlerle işi olmalıydı ona göre. Tam o sırada bir grup genç kız Aydın'ı görüp çığlık atmaya başladı. "Aaa, baksana şuna! Geçen hafta KDV iadesini canlı yayınlayan adam bu!" Kızlar masaya koşarken Aydın ayağa kalktı ve onlara döndü. "Size özel bir sürprizim var kızlar," dedi ve ceketinin iç cebinden parlak bir fiş çıkardı. "Bu sabah kestiğim sipariş fişi - daha e-faturaya bile girmedi!" Kızlardan birkaçı heyecanlı çığlıklar attı. Biri bayılacak gibiydi. Thom masada unutulmuş gibi öylece oturuyordu. Star olmak böyle bir şey diye düşündü. ______________ Sonraki hafta, Thom'un grubunun çalıştığı küçük bardaki sahne ışıkları cılızdı. Radiohead, "Knives out" çalarken, üç müşteri telefonlarıyla oynuyordu. Barın sahibi Thom'a yaklaştı. "Bu gece de bomboş yine. Ama iyi haber: Aydın Bey'i ayarlamışsın, haftaya burada 'Canlı Mizan Dengesi' gösterisi yapacakmış! Biletler şimdiden bitti!" Thom, gitar çalmayı kesti. Huzursuzlandı, duygularını belli etmemek için kafasını önüne eğdi. Bir sohbet arasında Aydın’ı laf olsun diye bara davet ettiğini hatırladı. "Senin hatırını kırmamış! Ne adamdır ya! Sayesinde biraz para yaparız!" Thom, mikrofondan uzaklaştı ve sahnenin kenarına çöktü. Grubu şarkıyı çalarken o derin düşüncelere dalmıştı. ______________ Hafta sonunda, Aydın'ın lüks dairesinde buluştuklarında Thom’un yüzü halâ asıktı. "Demek bara geliyorsun?" "He ya," dedi Aydın, duvardaki platin hesap makinesi sertifikalarını düzeltirken. "Hatırını kırar mıyım hiç? Hem yeni KDV tekniğimi de deneyeyim dedim." "Sağ ol," dedi Thom isteksizce. "Ama bizim konserlere kimse gelmiyor, sen hesap planı şovu yapınca biletler bitmiş." Aydın arkadaşının omzuna vurdu. "Takma kafana. Muhasebeciler bu hayatın gerçek starlarıdır, hayat böyle oğlum. Tarihi bir gece yaşayaşacaksınız." "Bazen kafam almıyor," dedi Thom. "Bütün gün Excel'de formül yazıyorsun, millet çıldırıyor. Ben varımı yoğumu şarkılara döküyorum, kimsenin sikinde değil!" "Formül ne ya?" diye sordu Aydın gerçekten merak ederek. "Biz ona 'sanat' deriz." "Neyse, ben kaçtım," dedi Thom ayağa kalkarak. "Bara gelip beni rezil etmene gerek yok cidden." "Rezil mi? Ben sana kıyak yapıyorum lan!" "Biliyorum, biliyorum..." Thom kapıya yöneldi. "Sadece... bazen keşke rakamların değil, notaların kıymetinin bilindiği bir dünyada doğsaydık diyorum." Aydın kahkaha attı. "Ne saçma bir dünya olurdu o öyle! Sonra ne olacak? Doktorlar para kazanacak, YouTuber'lar aç kalacak, öyle mi?" Thom kapıyı çarparken mırıldandı: "Belki o zaman dünya daha mantıklı bir yer olurdu." ______________ Gösterinin olduğu akşam, bar tıklım tıkış doluydu. Thom, sahne kenarında birasını içerken Aydın sahneye çıktı. Elinde hesap makinesi, boynunda siyah kravat vardı. "İyi akşamlar dostlar! Bu gece size canlı mizan dengesi gösterisi yapacağım!" Kalabalık çıldırdı. Thom gözlerini devirdi. Aydın klavyeyi tıklatmaya başladığında bir kız bayıldı. Projektörler açıldı ve duvara kocaman bir Excel tablosu yansıtıldı. Aydın rakamları girdikçe kalabalık tempo tutuyordu. Aydın önündeki mikrofana ara ara “ortaklardan alacaklar”, “özkaynak”, “ters hesap” diyor, izleyenlerin gözlerinin içine bakıyordu. Aydın “aktifleşmiş gider” derken, büyük hayran bir oğlan diz çöküp, ellerini havaya kaldırarak muhasebe diye bağırdı. "Ve şimdi, geceye özel bir sürprizim var," dedi Aydın ortalık biraz sakinleşirken. "Arkadaşım Thom'u sahneye çağırıyorum. O bir müzisyen!" Kalabalık şaşkınlıkla birbirine baktı. Bazıları fısıldaşmaya başladı: "Müzisyen mi? Off çok sıkıcı ya." Thom isteksizce sahneye çıktı, gitarını boynuna asarken Aydın ona yaklaştı. "Kanka, senin için bişey düşündüm. Ben hesapları yaparken sen de arkada gitar çalarsın! Çok sesi yükseltme arkamda kal!" Kalabalık susmuştu. Thom gitarını tıngırdattı. "Size bir şarkı çalacağım. Adı “Muhasebecinin bir kurbağası var.'!" Salondaki herkes donup kalmıştı. Aydın şoka girmişti. Thom çalmaya başladı, sesi titriyordu: "Muhasebecinin bir kurbağası var, ötmüyor ay sonuna doğru. Grafiker de üzgün bu duruma, ama hayvan terli. Işıklı büro, ışıklı faks nasıl da çalışkanlar… Benim olmadığım kadar…” Salon sessizdi. Sonra biri alkışlamaya başladı. Ardından öbürü ve bir diğeri. Aydın şaşkınlıkla izliyordu. Sonra o da alkışlamaya başladı. Şarkı bittiğinde, Thom terden sırılsıklam olmuştu. Kalabalık halâ alkışlıyordu. Aydın ona yaklaştı. "Kanka, bu... değişikmiş. Belki sende gerçekten bi' şeyler varmış." "Belki," dedi Thom gülümseyerek. "Belki de muhasebe o kadar da havalı değildir?" Aydın duraksadı, sonra güldü. "Ne saçmalıyorsun lan! Muhasebe halâ en havalı iş! Ama senin müziğin de fena değildi." "Eyvallah," dedi Thom. "Bak aklıma ne geldi," dedi Aydın. "Bir sonraki şovumda fon müziği çalar mısın? Belki sen de popüler olursun!" Thom iç çekti. "Bazı şeyler hiç değişmiyor di mi?" "Niye değişsin ki?" diye sordu Aydın, hesap makinesini boynundaki askıdan kurtarark: "Hadi beyler bayanlar, finalimizi izleyin: 'Dehşetli Muhtasar Vergisi!" Kalabalık yine çıldırdı, ama bu sefer birkaç kişi de Thom'a bakıp gülümsedi. Thom birkaç saniyeliğine kendini bir muhasebeci gibi hissetti. etyen. | ||
|