11 Temmuz 2025, Cuma
saat: 19:43


Sevgilim..
Sessizliğinde boğulacak gibi oluyor yitik benliklerim,
Kolundan tutup kaldırsan çok mu bunca düşmüşlüğüme kırılan sözlerim..
Ve gözlerin..
Ne olduğunu kim olduğunu,
Hangi asırda beni sayısız kez terk ettiğini,
Önüne attığın aslanların, vahşi yırtıcı kuşların,
Kilitleyip kaçtığın kalelerin,
Sokak ortasında ışıksız bıraktığın fahişelerin,
Beni vurmaktan güçlü çıktığın sayısız sahnenin yüzyıllarını
Bağırıyor gözlerin..

Beni bırakma sevgilim..
Öğrenemediğim sadakatin kölesi olmak istemiyorum bir kez daha bu yüzyılda..
Beni sev.. beni iyileştir..
Beni vur-ma.
Kızgın, kırgın, inatçı bir çocuk yıpratılmışlığı gibi zihnim..
Yalvarırcasına istenen isteklerden biri yapma beni.

Beni öp..
Çiçekler açacağım sana..
Cennetimi bir rakı kadehinde, bir sigaranın dumanında, bir şarabın kırmızılığında koklayacaksın..
Ve hatırlayacaksın bizi.

Yüzyıllardır söylenen aynı melodi..
Yorulmadın mı hala..
Uyanmadın mı daha uykundan?

Güftesini duymak için bu defa bizi bırakma..
Artık melodiyi değil o şarkıyı duyalım bu defa..


Sevgilim...
Seni seviyorum..
Her terk edişinde..
Her kanattığında beni,
Her ittirdiğinde dehlizlere değişmediği gibi..
Seni seviyorum.
Hikayeler değişiyor,
Bedenlerimiz değişiyor,
Döngümüz hep aynı..
Bu yüzyılda da seviyorum seni..

Her hikayenin sonunda,
Her kaçmaya çalıştığımızda yine yolun sonları hep sana, bana çıkıyor..
Birimiz çözsün artık bu düğümü sevgilim..
Çünkü ben bu yüzyılda vazgeçebilmenin erdemini ancak öğrendim.
Kazanamayacağım savaşların cengaveri olmamayı..
Öğrendim sevgilim..
O yüzden bu sefer ya bağır çığlık çığlığa nefretini..
Ya da kucağında sar beni..





saat: 19:44

Sevgilim..
Sessizliğinde boğulacak gibi oluyor yitik benliklerim,
Kolundan tutup kaldırsan çok mu bunca düşmüşlüğüme kırılan sözlerim..
Ve gözlerin..
Ne olduğunu kim olduğunu,
Hangi asırda beni sayısız kez terk ettiğini,
Önüne attığın aslanların, vahşi yırtıcı kuşların,
Kilitleyip kaçtığın kalelerin,
Sokak ortasında ışıksız bıraktığın fahişelerin,
Beni vurmaktan güçlü çıktığın sayısız sahnenin yüzyıllarını
Bağırıyor gözlerin..

Beni bırakma sevgilim..
Öğrenemediğim sadakatin kölesi olmak istemiyorum bir kez daha bu yüzyılda..
Beni sev.. beni iyileştir..
Beni vur-ma.
Kızgın, kırgın, inatçı bir çocuk yıpratılmışlığı gibi zihnim..
Yalvarırcasına istenen isteklerden biri yapma beni.

Beni öp..
Çiçekler açacağım sana..
Cennetimi bir rakı kadehinde, bir sigaranın dumanında, bir şarabın kırmızılığında koklayacaksın..
Ve hatırlayacaksın bizi.

Yüzyıllardır söylenen aynı melodi..
Yorulmadın mı hala..
Uyanmadın mı daha uykundan?

Güftesini duymak için bu defa bizi bırakma..
Artık melodiyi değil o şarkıyı duyalım bu defa..


Sevgilim...
Seni seviyorum..
Her terk edişinde..
Her kanattığında beni,
Her ittirdiğinde dehlizlere değişmediği gibi..
Seni seviyorum.
Hikayeler değişiyor,
Bedenlerimiz değişiyor,
Döngümüz hep aynı..
Bu yüzyılda da seviyorum seni..

Her hikayenin sonunda,
Her kaçmaya çalıştığımızda yine yolun sonları hep sana, bana çıkıyor..
Birimiz çözsün artık bu düğümü sevgilim..
Çünkü ben bu yüzyılda vazgeçebilmenin erdemini ancak öğrendim.
Kazanamayacağım savaşların cengaveri olmamayı..
Öğrendim sevgilim..
O yüzden bu sefer ya bağır çığlık çığlığa nefretini..
Ya da kucağında sar beni..


istanbul